Kaygı nedir? Geleceğin getirdiği bilinmezliğe karşı verdiğimiz olumsuz bir tepkidir aslında. Bazı durumlarda sağlıklı ve işlevsel bir yanı olsa da genellikle günlük yaşamımızı etkiliyor. Zihin geleceğe karşı bilinmezliği, çoğunlukla felaket senaryolarıyla doldurma eğiliminde oluyor.
Kaygı dediğimiz duygu da tam olarak bu noktada başlıyor. Son zamanlarda birçok insan ‘çok endişeliyim, çok kaygılıyım, aşırı stresliyim, kaygımı yönetemiyorum’ şeklinde sitemlerde bulunuyor. Bu rahatsızlıkla mücadele etmeye çalışan binlerce insan mevcut. Kaygı, birçok psikolojik rahatsızlığın altında yer alan çekirdek bir sorundur. Travma sonrası stres bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk ve panik atak gibi birçok ruh sağlığı sorununun öncülü olarak karşımıza çıkar.
Birçok insan kaygı nedir sorusunun cevabını arıyor. Bu durumu anlamak için kaygı bozukluğunun belirtilerini ve nasıl görüldüğü de büyük önem arz eder.
Kaygı bozukluğunun altında mantıklı olmayan geleceğe dönük korkular yatar. Bu korkular ise genellikle fiziksel yolla kendini gösterir. Kaygı bozukluğu belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz;
Özellikle bu belirtileri yaşayan bir insan, öleceğini düşünür. Bu düşünce içerisinde hareket edemez. Genellikle ‘kalp krizi geçiriyorum’ düşüncesi oldukça yaygındır. Bunların yanında kaygı bozukluğu yaşayan biri, dışarıya çıkmakta, günlük işlevlerini yerine getirmekte ve hayatını sürdürmekte de güçlükler geçer.
Kaygı bozukluğu belirtilerinin bilişsel davranışçı terapi ile tedavi edilmesi gerekmektedir. Özellikle düşüncelerdeki hataların rasyonel zeminde ele alınması, hataları düşünceleri yerine daha güvenilir ve mantıklı zeminde yer alan düşüncelerin yerleştirilmesi gerekir. Özellikle panik ataklı kaygı bozukluklarında eş zamanlı ilaç tedavisi de uygulanır. Birçok
tedavi yöntemi içinde bilişsel davranışçı terapi, kaygı bozukluklarında geçerliği kanıtlanmış bir yöntem olarak karşımıza çıkar.
Uzun süre kaygı bozukluğu yaşayan bir insanın günden güne işlevselliğinde azalma görülür. Her geçen gün biraz daha sınırları azalır. Bazen dışarı çıkmakta güçlük çeker, bazen uyumakta, bazen de gündelik işlerini yapabilmekte. Aşırı stres ve kaygı bozukluğu, uzun süre tedavi edilmezse kronik bir duruma dönüşür. Bu da tedaviyi zorlaştıran, düşünceleri değiştirmeyi engelleyen bir direnci bize gösterir. Bu sebeple, yukarıdaki belirtilerden birkaçını yaşıyorsanız terapiye başvurmakta gecikmemenizi tavsiye ederim.