Travma sonrası stres bozukluğu günümüzde birçok insanın merak ettiği bir sorundur. Bu sorunu anlamak için ilk olarak travmanın ne olduğunu ele almak gerekir. Psikolojik travma olarak da adlandırılan travma kavramı, aniden gelişen ve kişide dehşet, endişe ve korku yaratan yaşantılardır. Bir olayın travma olarak nitelendirilmesi için kişinin yaşamını tehdit edici bir unsur olması gerekir. Elbette bu durumu kişiler her zaman kendileri deneyimlemek zorunda değildir. Başka birinin yaşamını tehdit edici bir olay da kişilerde travma yaratır.
Büyük travmalar arasında doğal afetler, ağır kaza ve yaralanma, cinsel taciz-şiddet, fiziksel şiddet durumları gösterilebilir. Bu tür fiziksel bütünlüğü tehdit edici olaylar karşısında büyük bir panik yaşarız. Çünkü bu olay sonucunda ölüm korkusu yaşarız veya bunu bir başkası yaşarken maruz kalmışızdır.
Travma sonrası stres bozukluğu ise bu travmalar sonucunda, belli bir süre sonra dahi bu dehşet verici anıları aynı korkuyla hatırlamaktır. Bu korkular sonucu kişinin işlevselliği, yaşamını devam ettirme yetisi büyük oranda zarar görür. Çünkü travmatik anılar sürekli kişilerin aklına gelir. Bu anılarla yaşarlar. Yaşadıkları dehşet anlarını, istemsizce zihinlerinde tekrar ve tekrar canlandırmaya devam ederler.
Travma sonrası stres bozukluğu özellikle günlük yaşamın devamlılığı büyük oranda olumsuz şekilde etkiler. Bu etkiler bazen fiziksel bazen de ruhsal belirtilerle kendini gösterir. Travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinden birkaçı şu şekildedir;
-Seslere karşı aşırı hassasiyet
-Travmatik anıların hatırlanması
-Üzüntü ve depresyon
-Gerginlik ve huzursuzluk
-Kalp çarpması, el titremesi
-Kâbus görme
-Aşırıya kaçan tepkiler verme
-Uyku problemleri
-Sosyal içe çekilme ve yalnız kalma isteği
-Odaklanma sorunu
-Öfke nöbeti
-Olayları anlama ve anlamlandırmada güçlük
-İletişim sorunları
Travma sonrası stres bozukluğu terapide semptomların azaltılması, travmayı tetikleyen unsurlara karşı danışanı duyarsızlaştırma ve başa çıkma yöntemlerinin ele alınmasıyla gerçekleşir.
TSSB’de en yaygın kullanılan yöntem Bilişsel Davranışçı Terapi’dir. Bu terapi yöntemiyle kişilerin, olaylara karşı düşünceleri ele alınır. Zorlu düşünce ve duygular BDT ile ele alınarak, duyguların iyileştirilmesi amaçlanır.
Ağır semptomlarla birlikte bilişsel davranışçı terapinin yanında ilaç tedavisi semptomların hafiflemesi için oldukça önemlidir.