“Sürekli bir şeyler düşünüyorum, düşüncelerime hâkim olamıyorum, o kadar çok şey düşünüyorum ki bu yüzden uyuyamıyorum bile” diyorsan eğer, sen de aşırı düşünme sendromu, yani overthinking yaşıyorsun demektir. Şu anda bu yazıyı okuduğun telefonunu veya bilgisayarı düşün, bir süre sonra çalışmaktan aşırı ısınıyor veya şarjı bitiyor.
Aşırı düşünme halindeki zihinde de bunlar meydana geliyor aslında. O zihnin kadar çok çalışıyor ki, bir şeye odaklanmakta zorluk yaşıyorsun, biriyle konuşurken aklına farklı şeyler geliyor ve karşındaki insanı dinleyemiyorsun, hatta uyurken dahi problem yaşıyorsun. Aşırı düşünme sorunuyla baş etmekte zorlanan birçok insanla karşılaşıyorum. Bu videoda da sana, kendine uygulayabileceğin, bu sorunu çözebileceğin birkaç tavsiyem olacak. Bu sorunla baş etmek için, önce bu sorunu iyi tanımalısın.
Temelde aşırı düşünme hali dediğimiz şey, geçmişte olan bir olayı veya gelecekte ne olacağını bilmediğimiz konuları zihinde sürekli düşünmek aslında. Bu bazen geçmişte hata yaptığın ve keşke böyle yapmasaydım dediğin bir anı olabilir, bazen de gelecekte ne olacak acaba dediğin bir belirsizlik olabilir. Bu iki aralıkta, yani geçmiş ve gelecek zaman aralığında sürekli bir şeylerle meşgul olan zihin bizimle şu anda kalmakta zorlanır.
Yani hep derler ya “anı yaşa” diye, sürekli düşünürken işte o anı yaşayamıyorsun işte, o anı kaçırmış oluyorsun. Arkadaşlarınlasın mesela, sohbet etmek için buluştunuz, ama onlara odaklanamıyorsun. İş yerindesin diyelim farklı konuları kendine dert ediyorsun. Halbuki işle ilgili çözmen gereken birçok şey var o an, ama senin zihnin yine de bununla ilgili olmayan konuları gözünün önüne getiriyor. Sanki kafanın içinde bir ses var ve sürekli sana bir şeyler anlatıyor. Bu ses seni bulunduğun yerden, birlikte olduğun insanlardan koparıyor.
Çünkü Zihnin sürekli bir analiz halinde. Geçmişi analiz ediyor, geleceği analiz ediyor, olaylarla ilgili ayrıntıları düşünüyor, bu da senin dış dünyaya harcayacağın enerjinin tükenmesi anlamına geliyor. Çünkü zihnin o enerjiyi kendi içinde o kadar çok harcıyor ki, dışarıya harcayacak enerjin kalmıyor. Sen bu durumu kontrol edemediğinde stres, kaygı hatta depresyona bile yol açabilir.
Burada “Neden bazılarımız bu aşırı düşünme halini daha çok yaşıyor?” diye sorabilirsin. Bunun sebebi aslında geçmişte olan sorunlar, travmalar ve bu travmaların derinliğiyle ilgili. Hayatında çok fazla sorun yaşayan, daha fazla travmatik deneyime sahip insanlar bu anıları zihninde daha fazla düşünürler. Onlar için bu anılarla baş etmek daha zordur. Bu durum onları daha da rahatsız eder. Dolayısıyla sürekli gözlerinin önüne gelir bu anılar.
Bir diğer sebep de insanlara güvensizlik aslında. Geçmişteki olumsuz deneyimlerin insanlara olan güvenini kaybetmene sebep olabilir. Bu durumda da zihnin herkesi bir tehdit olarak algılar. Yeni bir insanla tanıştın diyelim, zihninde sürekli onu düşünürsün “acaba bu iyi bir insan mı, bana nasıl bir zararı dokunacak” gibi.
Her zaman düşüncelerinin farkında olamayabilirsin, ne düşündüğünü ve onu neden düşündüğünü çok fazla sormazsın kendine. Çünkü hayatta yapman gereken birçok görevin olabilir, tempolu bir hayatın olabilir. Fakat kendinle o içsel diyaloğu yapamadığın her an, kendinden biraz daha uzaklaşırsın. Çoğu zaman neler olacağıyla ilgili şeyler düşünüyoruz. Bu da şimdiki andan, şu anda ne yaptığımızın farkında olmadan yaşamamıza sebep oluyor.
Bu düşünceleri fark etmek içinse düşünce defteri tut. Çünkü sen zihninden geçenleri yakalamadığında bir sonraki gün aynı şeyler yine senin zihninde dönüp duracak. Bu yüzden gün içinde alakasız zamanlarda neleri düşündüğü yaz o deftere. Veya yazmak istemiyor olabilirsin, o zaman bunu kendi içinde sorgula. Bir süre sonra hangi konuları düşündüğünün farkında olacaksın, nelerin seni yorduğunu, hangi konuların seni şimdiki andan kopardığını yakalamış olacaksın.
Neden zihnin sürekli o konularla meşgul, neden o konu seni bu kadar rahatsız ediyor, bunları analiz et. O anılarla ilgili kapanmamış bir yaran olabilir ve belli ki o yara sızlıyor. Travmalarımız çözülmediğinde kendini bu şekilde hatırlatır bizlere. Bu durum yalnızca aşırı düşünme halini artırmakla kalmıyor, kaygıyı hatta depresyonu bile tetikleyebiliyor.Şöyle düşün; bir otobüs şoförüsün, arkada 50 tane yolcu var ve herkes direk sana bir şeyler anlatıyor. Burada kimin ne söylediğini ayırt etmek imkânsız görünüyor dimi, bir sürü ses, bir sürü farklı konu. Bunun sonucunda ne oluyor, zihnin zayıf kalıyor, güçsüz düşüyor.
Bunu bir süre sonra bedeninde de hissediyorsun, daha yorgun hissediyorsun. Bu yüzden zihninde sürekli dönüp duran o düşünceleri bir kağıda aktar. Çözemediğin, kafanda dönüp duran o konuda seni korkutan, seni kaygılandıran ne var? Bunların cevabını kendine dürüstçe söyle. Belki de hayatın boyunca dile getirmedin bunları. Hatta kendine söylemeye bile cesaret edememiş olabilirsin, ama belli ki o anılar hala ilk günkü gibi yanında. Dolayısıyla bu düşüncelerin nedenini belirlemek, sürekli düşünmeni günden güne azaltacak.
Aşırı düşünme halinde biz genellikle olumsuz şeyleri düşünürüz. Sürekli gelecekle ilgili olumsuz senaryolar dönüp durur kafanın içinde ve sen bunları kontrol etmek için planlama yaparsın. Tüm olumsuz senaryoları kontrol altına almak için daha çok düşünürsün. Tüm ayrıntıları gözden geçirirsin. Bu da aşırı düşünme halini daha da artıran bir ip yumağı haline gelir. Çözmeye çalıştıkça daha da birbirine girer o ipler. Mesela arkadaşlarınla bir plan yaptın diyelim.
Sürekli “şu sorulduğunda şöyle cevap veririm, şuraya gidersek bunu yaparım” gibi planlamalar yaparsın zihninde. Fakat zaten dışarı çıkmak ve arkadaşlarınla görüşmek senin iyi vakit geçirmen demektir. Sen bunların üzerine aşırı düşündüğünde ve planladığın gibi olmadığında kendini daha da kötü hissedersin, o an yaptıklarından da keyif alamazsın. Dolayısıyla geleceğe değil, şu ana odaklanarak yaşamalısın. Sadece bu şekilde o andan zevk alabilirsin ve aşırı düşünme halini durdurabilirsin.
Genellikle planlı ve organize eden insanlar aşırı düşünme halini çok fazla yaşamaz. Çünkü planlı hareket etmek, zihne bir süre sonra “düşünme-yap” kodunu yerleştirir. Böyle bir kodu uygulayan zihin, farklı düşüncelere değil de yapacağı şeye odaklanır. Mesela sabah işe mi gideceksin, gitmeden de kahvaltı mı yapıyorsun? Düşünme-yap sistemine alışmış bir zihin o gün neler olacağına odaklanmaz, o anki kahvaltıya odaklanır. Çünkü zaten neler olacağına dair temel planı yapılmış bir güne başlar.
Sen de zihnini bu şekilde eğiterek aşırı düşünme halini günden güne azaltabilirsin. Önce küçük planlar yaparak başla mesela güne. O gün hangi saatler aralığında neler yapacağım, hangi vakitleri dinlenmeye ve kendime ayıracağım. Daha sonraki aşamada ise detaylı planları yerleştir o güne. O saatlerde neler yapacağını daha detaylı yaz mesela.
Zevk aldığımız aktiviteler yapmak, beyninin dopamin, yani hormonu salgılamasına yardımcı olur. Bu da zihnindeki o aşırı düşünme haline fayda sağlar. Belki uzun süredir yapamadığın ama seni çok mutlu eden bir hobine tekrar başla mesela. Veya deneyimlemek istediğin ama ertelediğin bir şeyi deneyebilirsin. Bunları yapmak, bir süre sonra zihninin o travmatik anılarla baş etmesindeki en güçlü kası oluşturmaya başlayacak. Kendini daha odaklı, daha şimdide hissetmeye başlayacaksın.
Arthur Schopenhauer: “Aşırı düşünmek, insanı karamsarlığa ve umutsuzluğa sürükler.”