Blog Ayrıntıları

Mutlu Olmak İçin 10 Etkili Yöntem

Mutlu olmak… Hepimizin hayattaki ortak arzusu. Hangi yola saparsak sapalım, hangi hayalin peşinden gidersek gidelim, sonunda hep mutlu olmak için çabalıyoruz.
Peki gerçekte hayatta Nasıl mutlu olunur?
Bugün bu videoda, bir psikolog olarak sizlerle birlikte “mutlu olmanın” yollarını konuşacağız.

“Eminim sen de mutlu olmak için hayatında birçok şeyi denedin. Belki alışveriş yaptın, belki yeni insanlarla tanıştın… Belki sadece sana iyi gelen şeylerin peşinden gittin.
Aslında hepsi doğruydu. Çünkü mutluluğun tek bir formülü yok. Ama bazı ortak kurallar var ki, onları hayatına dahil ettiğinde, ruhunun nasıl hafiflediğini sen de fark edeceksin.”

1. Gülümsemek Sadece Yüzünüze Değil, Ruhunuza da İyi Gelir

Her gün ne kadar güldüğünü fark ettin mi? Gülmek çok basit gibi geliyor olabilir. Ama beynimiz için durum hiç de öyle değil. Her gülümsediğimizde beynimizde mutluluk hormonları salgılanır. Bu da ruh halimizi pozitif yönde etkiler.

Peki neden günlük hayatta bazen gülmeyi unuturuz?
Çünkü zihin, tehdit algıladığında güvenlik moduna geçer. Hayatın stresi, geleceğe dair kaygılar ya da geçmişin yükleri, beynin bu doğal savunma sistemini sürekli tetikleyebilir. Bu da ne yazık ki, gülümsemeyi bile unutmamıza sebep olur.

İşte bu yüzden günlük yaşamınızda bilinçli olarak gülümseyecek anlar yaratmak çok önemli. Sevdiğiniz komik bir dizi izlemek, sevdiğiniz insanlarla vakit geçirmek ya da sadece bir aynanın karşısında kendinize tebessüm etmek bile bu mekanizmayı harekete geçirir.

2. Egzersiz, Ruhun Terapisidir

Hareket etmek sadece vücudun değil, ruhun da nefes almasıdır.
Mesela şunu düşün: Kafanda bin bir düşünce var, gün yoğun geçmiş, belki canın sıkkın. Ama sonra kendini dışarı atıyorsun, 20 dakikalık kısa bir yürüyüş… O yürüyüşün sonunda zihin sessizleşiyor, bedenin gevşiyor. Bir tür “reset” hissi geliyor. İşte bu, egzersizin zihinsel gücü.

Bu alanda yapılan araştırmalar bize düzenli hareket etmenin depresyon, anksiyete ve hatta dikkat dağınıklığı üzerinde olumlu etkileri olduğu söylüyor. Ama hemen spor salonuna yazılman gerekmiyor. Sabah perdeleri açıp evin içinde 10 dakika yapacağınız küçük egzersizler bile bu etkiyi başlatır.

Çalıştığım insanlara da bunu söylüyorum:
“Zihnin dağınıksa, hemen harekete geç.”-
Çünkü hareket ettikçe beyin, endorfin ve serotonin gibi mutluluk hormonlarını salgılar. Ve bu, zihinsel karamsarlığın içinden bir pencere açmak gibidir.

3. Kiminle Vakit Geçirdiğin, Kim Olduğunu Belirler

Birisi bana “hayatımda her şey yolunda ama ne zaman o arkadaş grubuyla buluşsam, moralim bozuluyor, kendimi yetersiz hissediyorum.” Gibi bir şey söylese ben de ona şu soruyu sorardım:
“O arkadaş grubundaki insanlar, gerçekten sana iyi gelen insanlar mı?”

Çünkü gerçekten de araştırmalar gösteriyor ki insan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır. Yani çevrendeki insanların enerjisi, bakış açısı, hayata yaklaşımı zamanla senin de iç dünyanı etkiler.

Bunu şöyle düşünebilirsin:
Yanında sürekli şikayet eden, dedikodu yapan, her şeyi olumsuz yorumlayan biri varsa, senin pozitif kalman mümkün değil. Ama seni dinleyen, destekleyen, gerçekten seni gören biri varsa… onunla sadece 1 saat geçirdiğinde bile iç huzurun artar.

Kimi zaman insan, sırf yalnız kalmamak için ruhuna zarar veren ilişkilerde kalabiliyor. Ama unutma, gerçek dostluk sayıca değil, niteliktedir. 3 kişi bile yeterlidir, ama seni yargılamadan kabul eden 3 kişi…

Yani mutlu olmak istiyorsan önce çevrene bir bak. Çünkü ruh sağlığımız, yalnızca kendi içimizle değil, kimlerle birlikte olduğumuzla da şekillenir.

4. Duygular Paylaşıldıkça Hafifler

Duygular bastırıldığında yok olmaz, sadece biraz daha derine gömülür. Bunu tıpkı bir fay hattı gibi düşünün. Yüzeyde sakin gibi görünür ama içeride biriken gerginlik, bir gün ani bir patlamayla ortaya çıkar.

İçinizde tuttuğunuz üzüntüler, öfkeler, kırgınlıklar gibi tüm o olumsuzluklar zamanla ruhsal yükleriniz hâline gelir. Bu da kaygı bozukluğu, depresyon ya da öfke patlamaları gibi durumlara zemin hazırlar.
Bu yüzden duygularınızı ifade etmek, bir nevi ruhsal detokstur. Tabiri caizse ruhun ilacıdır.
Bir dostla konuşmak, günlük tutmak yani hiçbir şeyi içinizde biriktirmeyerek ifade etmek, bu yükü zamanla azaltır ve rahatlamanıza yardımcı olur.

5. Başarılarını Küçümseme, Ödüllendir

Bir şey başardığınızda ne yapıyorsunuz? “Zaten olması gereken buydu” deyip geçiyor musunuz mesela? Eğer durum böyleyse dünyadaki birçok mutluluk donesini de, o küçük renkleri de kaçırıyorsunuz demektir.
Her küçük bir çabanın bile ardından kendinizi ödüllendirmeniz, öz saygınızı pekiştirir.
Bu bir kahve molası olabilir, küçük bir hediye olabilir ya da sadece içinizden bir “Aferin bana” demek bile olabilir. Böylece beyniniz, ödül sistemini aktive eder ve bir sonraki adım için motive olur.

Unutmayın başarı sadece büyük zaferlerle olmaz. Küçük ilerlemeler de kutlanmayı her zaman hak eder. Günlük hayatta bunu o kadar çok unuturuz ki başarı çıtamızı hep göklere çıkarırız. Halbuki hayır, her küçük başarı sonrası kendimizi ufak ödüllerle beslememiz gerekiyor.

6. Mükemmel Olmak Zorunda Değilsin

Hepimizin içinde bir iç ses var… Ve bazen bu iç ses o kadar acımasız olur ki canımızı yakar. Bu ses bize
“Yetersizsin.” – “Bu kadarı yetmez.” – “Mükemmel olmalısın.” Gibi dibe çekici cümleler kurar.

İşte bu ses aslında mükemmeliyetçiliğin sesi. Ama gerçek şu ki: Hayat, kusurlarla doludur. Ve bu kusurlar, bizi insan yapar. Mesela siz hiç kusursuz birine denk geldiniz mi? Hiç kimse kusursuz değil ki. Bu yüzden her şeyi kontrol etmeye çalışmak çok yorucudur. Lütfen kendinize küçük adımlar için izin verin. Hedefiniz hiçbir zaman mükemmel olmak olmasın. Gerçek ve yeterli olmak size faylasıyla yetecektir.

7. Ne yediğine dikkat et-Bedenine İyi Davran

Ne yediğimiz, nasıl hissettiğimizi doğrudan etkiler.
Yüksek şeker, düzensiz beslenme, sağlıksız gıdalar sadece fiziksel değil, psikolojik sağlığımızı da çok büyük düzeyde olumsuz etkiliyor.
Özellikle bağırsak sağlığı, ruh halimizi düzenleyen serotonin üretimi açısından oldukça önemli. Ve serotonin üretiminin %90’ı bağırsaklarda gerçekleşir.

Bu nedenle dengeli ve düzenli bir beslenme rutini, ruh sağlığınız için adeta bir yatırımdır.

8. Yüklerini Paylaş

Sorumluluklar, beklentiler, yetiştirilmesi gereken işler…
Bazen hayat herkese ağır gelir. Ama bu yükü tek başına taşımak zorunda değilsiniz. Destek istemek bir zayıflık değil, bir olgunluk işaretidir.

Aileden, arkadaşlardan ya da etrafınızdaki sevdiğiniz herhangi birinden destek almak, sizin ruhsal dayanıklılığınızı artırır. Çünkü ruhumuz da zaman zaman dinlenmek ister. Ve bu dinlenme, sadece paylaşarak bile mümkün olur.

9. Zihinsel Detoks İçin Sessiz Alanlar Yarat

Zihnimiz gün boyunca yüzlerce uyarana maruz kalıyor. Bu yüzde mutlu olmak arka planda kalıyor. Bildirimler, mesajlar, yoğun iş temposu, sosyal medya akışı… Hepsi beynimizin sürekli tetikte olmasına neden oluyor. İşte bu yüzden artık sadece bedenimiz değil, zihnimiz de dinlenmeye ihtiyaç duyuyor.

Zihinsel detoks, tam da bu noktada devreye giriyor. Tıpkı vücudumuzu arındırmak için zaman zaman detoks yapıyorsak, beynimizi de fazlalıklardan arındırmamız gerekiyor. Mutlu olmak için bu oldukça önemli. Bunun için günde en az 15-30 dakikalık bir “sessiz alan” oluşturmak çok etkili bir yöntem. Bu süre boyunca ekranlardan uzak durmak, kimseyle konuşmamak ve sadece kendinle kalmak… Başta garip gelebilir ama bir süre sonra zihninin hafiflediğini hissedeceksin.

Bu uygulama, dopamin detoksu olarak da bilinir. Yani beynin sürekli ödül arayışından çıkıp sadeleşmesini sağlar. Sürekli uyarılan beyin, zamanla basit şeylerden keyif alamaz hale gelir. Mutlu olmak kavramından uzaklaşır. Dopamin detoksuyla ise tekrar küçük şeylerden keyif alma becerimizi geri kazanırız.

Sessiz alanlar; bazen bir odada oturup sadece nefesini dinlemek, bazen bir deftere yazmak, bazen de hiçbir şey yapmadan sadece “olmak” demektir. Bu anlar, zihinsel olarak kendine verdiğin en büyük hediyedir.

Unutma, sessizlik sadece gürültünün yokluğu değildir; zihnin kendi sesini yeniden duymaya başladığı andır.

10. Hayatın Küçük Anlarına Şahit Ol

Mutluluk çoğu zaman büyük olaylarda değil, küçük anlarda saklıdır. Sabah kahvenin kokusu, sevdiğin bir şarkının radyoda çalması, yürürken yüzüne çarpan hafif bir esinti… Bu anlar, göz ardı edildiğinde sıradan görünür. Ama fark edildiğinde ruhunuzu besleyen değerli detaylardır.

Zihnimiz çoğu zaman ya geçmişte gezinir ya da geleceği kurgular. Bu da içinde bulunduğumuz ânı kaçırmamıza neden olur. Oysa mutlu olmak, tam da burada, bu anda mümkündür.

Bunun için küçük bir egzersiz yapabilirsiniz: Günde sadece 3 dakika boyunca etrafınıza dikkatlice bakın. Ne görüyorsunuz, ne hissediyorsunuz, ne duyuyorsunuz? Tüm dikkatinizi o ana yönlendirin.
Hayatın kıymetli anları, gösterişli değil; sade ve sakindir. Onları fark etmek, mutluluğa atılan en gerçek adımlardan biridir.

Kapanış

“Mutlu olmak, büyük değişimlerle gelmek zorunda değil. Bazen sadece bir kahkaha, bazen kısa bir yürüyüş, bazen de içini dökecek bir dost…
Hayat, küçük anların toplamıysa, mutluluk da o anları fark edebilmekte saklı.

Bizi sosyal medyada takip edin:
YouTube | Instagram | Spotify | WhatsApp TikTok