Blog Ayrıntıları

Fal Baktırma Psikolojisi

Fal baktırma psikolojisi günümüzde oldukça çok aranılan bir konu halide geldi. Bu yazıda da insanların fal baktırma isteğinin altındaki 5 psikolojik sebepten bahsedeceğim. Çünkü çevremizdeki o kadar çok insan Tarot kartlarından veya kahve fallarından geleceği öğrenmeye çalışıyor ki, ve bunu bir kere de değil, sürekli olarak yapıyorlar.

Ve belki sen de bunu yapıyorsun ya da çevrende sürekli fal baktıran birini görüyorsun. Bu fal baktırma durumu aslında sadece bir “merak” meselesi değil; altında derin psikolojik dinamikler yatıyor.

İnsan zihninin, belirsizlik karşısında nasıl tepki verdiğinden, kendimiz hakkında duyduğumuz hikâyelerin neden bize bu kadar iyi geldiğine kadar birçok sebep var. Ve işin ilginci, bunların çoğu farkında bile olmadığımız şekilde çalışıyor. Hadi gelin bu sebeplere birlikte göz atalım!

Fal Baktırma Psikolojisi ve 5 Sebebi

1. Belirsizlikten Kaçınma İhtiyacı

İnsanların fal baktırmaya bu kadar düşkün olmasının birinci sebebi ne biliyor musun?
Aslında çok basit: belirsizlikten kaçmaya çalışıyoruz. Evet, fal baktırma psikolojisi ile ilintili ilk durum bu. İnsan zihni belirsizliği hiç sevmez; çünkü bir şeyin bilinmez olması ve geleceği kestirememek, insanda huzursuzluk yaratır. Hani zihnimize ara ara “Acaba gelecekte ne olacak?” Sorusu gelir ya,  işte bu soru zihnimizin içinde sürekli dönüp durur. Finalde de kaygıyı artırır.

İşte tam bu noktada devreye tarot kartları, kahve falları ya da adını bile bilmediğimiz onlarca farklı fal çeşidi girer. Çünkü bu fallar, gerçekte geleceği öğrenmekten çok, beynimize “yakında ne olacağını biliyorum” hissini verir. Ve bu his, psikolojik olarak bir çapa gibi çalışır; zihni, en azından kısa süreliğine sakinleştirir. (Fal baktırma psikolojisi de bu noktada devreye girer.)

Bu sebeple birçok insan, belirsizlikle yüzleşmek yerine, bir başkasının ona “Şunlar şunlar olacak” demesini tercih eder. Çünkü o anlık rahatlama hissi, bilinmezliğin yarattığı kaygıdan daha çekici gelir. Yani mesele tamamen “gerçeği öğrenmek” değil de, o rahatsız edici bilinmezliği ortadan kaldırmakla ilgilidir.

Hatta çoğu kişi, falın gerçek olmadığını bilmesine rağmen yine de baktırır. Çünkü orada aradığı şey, kesin bilgi değil, duygusal rahatlamadır. Zihin, “Tamam, artık önümü görebiliyorum” diye hissettiğinde, kaygı biraz olsun hafifler. Ve işte o rahatlama hissi… insanı yeniden aynı döngünün içine çeker.

2. Kendi Hikâyemizi Duyma Arzusu

Fal baktırmanın bir diğer  nedeni de, aslında hepimizin içinde olan “kendi hikâyemizi duyma arzusu”dur. İnsan zihni, kendisiyle ilgili bir anlatı duyduğunda hemen dikkat kesilir. Hele ki bu anlatı, bizi güçlü, özel veya önemli hissettiriyorsa… ona tutunmamız kaçınılmaz olur.

Mesela falcı “Sen güçlü birisin ama çevrende seni kıskanan insanlar var” dediğinde, bu cümle bize tanıdık gelir öyle değil mi?  Çünkü hayatımızda bir şekilde bu duruma uyan anılarımız vardır. Ya da “senin yolun çok aydınlık” gibi basit bir ifade bile, zihnimizde geleceğe dair umutlu bir senaryo kurmamıza neden olur.

İşin ilginç yanı, falcıların veya tarotcuların söylediği şeyler aslında çok genel, pek çok insana uyabilecek ifadelerdir. Ama biz, bu sözleri kişisel olarak algılayarak oraya sığınırız. Çünkü beynimiz, kendi hikâyemizi doğrulayan sinyallere karşı son derece hassastır.

Kısacası, fal baktırmak sadece geleceği öğrenme isteği değil, kendimizi bir başkasının dilinden duymak ve onaylanmak için de bir fırsattır.

3. Onaylanma ve Duygusal Destek Arayışı

Fal baktırma psikolojisi ile ilintili bir başka sebep de, aslında orada söylenenlere inanmaktan çok bir destek arayışıdır. Yani birçok insan, “geleceği öğrenmek” için değil, kendini biraz daha iyi hissetmek için falcıya gidiyor. Çünkü bazen yakın bir arkadaşımızın “Merak etme, her şey yoluna girecek” demesiyle rahatlamayız. Ama hiç tanımadığımız birinin, kartlara bakarak ya da kahve telvelerini inceleyerek aynı cümleyi söylemesi, çok daha güçlü bir etki bırakır.

Bunun da sebebi, beynimizin otorite ve sembollere karşı hassas olmasıdır. Kartlar, taşlar, semboller… bunların hepsi bilinçaltımızda “özel bilgi” çağrışımı yaratır. Dolayısıyla bir yabancı bu sembollere bakarak bize olumlu şeyler söylediğinde, “AA bak bu kişi benim hakkımda gerçekten bir şey biliyor” duygusu oluşur.

Ayrıca bu durum, psikolojide duygusal regülasyon olarak da adlandırılıyor. Yani hem olumsuz duygularımızı yatıştırmak hem de moralimizi toparlamak için dışarıdan gelen bir desteğe başvururuz. Bir falcının ya da tarotçunun “Yolun açık, güzel günler geliyor” demesi, o anda bize bir nevi psikolojik tampon etkisi yapar.

Aslında burada aranılan şey, bir kehanet değil; rahatlatan bir ses, birinin bizi gördüğünü, anladığını hissettirmesidir. Bu nedenle pek çok kişi, falın gerçek olup olmadığını sorgulamaz bile. Önemli olan, o an içini biraz olsun rahatlatan, yükünü hafifleten bir cümle duymaktır.

4. Bilişsel Çelişki: Hem İnanmıyorum, Hem Baktırıyorum

Fal baktırma psikolojisi ilgini çekiyorsa, birçok kişinin ağzından şu cümleyi duymuşsundur:
“Ya ben aslında inanmıyorum, ama eğlenceli geliyor, meraktan baktırıyorum, ya tutarsa?”.

İşte bu, psikolojide bilişsel çelişki denilen duruma güzel bir örnek.
Bilişsel çelişki, zihnimizde birbirine zıt iki düşüncenin aynı anda bulunmasıdır.
Yani bir yandan “Bu gerçek değil” demek, diğer yandan “Ama ya doğru çıkarsa?” diye düşünmek gibi.

Zihnimiz tutarlılığı sever; bu iki zıt düşünce ise onu huzursuz eder. Biz de bu huzursuzluğu azaltmak için bahaneler buluruz: “Sadece eğlencesine”, “Arkadaşlarla vakit geçirmek için”, “Kötü bir şey derse zaten umursamam”.

Ama gerçek şu: Bir falcıdan duyduğumuz olumlu sözler, “inanmıyorum” desek bile bilinçaltımıza işler. İçimizde küçük bir umut bırakır. Bu umut da bizi tekrar fal baktırmaya yönlendirir. Çünkü beynimiz, “Yanlış olsa bile güzel bir şey duydum” duygusunu hatırlar ve onu yeniden yaşamak ister.

Kısacası, bu çelişki aslında fal baktırmayı engellemez; tam tersine, bizi oraya çeken yakıttır. Mantığımız “inanma” derken, duygularımız “ama hoşuma gidiyor” der. Ve çoğu zaman, duygular kazanır.

5. Kontrol İllüzyonu

Tarot ya da fal baktırma psikolojisi çoğu insanda “kendimi hazırlayayım” düşüncesi yaratır. Yani falcı sana “Yakında iş hayatında bir değişim olacak” dediğinde, sen bilinçli ya da bilinçsiz olarak “Tamam, o zaman hazırlıklı olayım” diye düşünürsün. Bu da sana bir çeşit kontrol hissi verir.

Ama bu kontrol, gerçekte tamamen bir yanılsamadır. Çünkü gelecekte ne olacağını hâlâ bilmiyorsun ki. Ama beyin için önemli olan, bilmek değil, biliyor gibi hissetmektir. Bu his, sana hem güven hem de güç verir.

Psikolojide buna kontrol yanılsaması denir. İnsan, hayatının iplerini elinde tuttuğuna inanmak ister. Çünkü kontrol duygusu, kaygıyı azaltır. O yüzden falcı sana “Yakında biriyle tanışacaksın” dediğinde, sen farkında olmadan daha fazla etrafa bakmaya, yeni insanlarla iletişim kurmaya başlarsın. Ve ilginçtir ki, bazen gerçekten birileriyle tanışırsın ve “Aaa, dediği çıktı!” dersin. Oysa ki olayın kendisi, senin farkında olmadan davranışlarını değiştirmenle ilgilidir.

Kısacası, fal ve tarot, geleceği kontrol edebilme hissi veriyor. Bu his gerçek olmasa bile, zihnimiz de bu “hazırlıklı olma” duygusuna bayılır. Çünkü bilinmez bir yolda yürürken elinde bir harita varmış gibi hissedersin. Ve gerçekte olmasa bile, bu insana iyi hissettirir.

Kapanış

Sonuç olarak tarot kartları ve kahve falları aslında bir araç. Fal baktırma psikolojisi de bu işin en önemli kısmı. İnsanlar çoğunlukla belirsizlik içinde kendilerine biraz olsun rehberlik edecek, huzur verecek bir şeyler arıyor. Ama aslında bu rehberlik dışardan değil, gerçekten kendi zihnimizde başlıyor.

Fal baktırmak ya da inanmamak bir yana, önemli olan hayatımızdaki belirsizliklerle nasıl başa çıktığımız. Çünkü hiçbirimiz geleceği tam olarak bilemeyiz ve bu, hayatın bir parçası.

Bizi sosyal medyada takip edin:
YouTube | Instagram | Spotify | WhatsApp TikTok