Ben yeterli değilim.. Bu düşünce her an zihninizde belirir öyle değil mi? Bazı günler olur; ne yaparsan yap, yine de kendini yeterli hissedemezsin. Sanki herkes bir şekilde senden daha başarılı, daha özgüvenli, daha “olması gereken” gibidir. Bir ortama girdiğinde konuşmaktan çekinir, düşüncelerini paylaşmaktan kaçınırsın. İç sesin sürekli fısıldar: “Sen yeterli değilsin.”
Bu yazıda işte tam da bu iç sesin kökenine ineceğiz. Psikolojide bu duruma aşağılık kompleksi adı veriliyor. Ama bu sadece bir etiket değil; çoğu insanın derinlerde taşıdığı ama dile getiremediği bir duygunun adı. Peki neden bazı insanlar kendini sürekli diğerlerinden daha “az” hisseder? Ve en önemlisi, bu duyguyla nasıl başa çıkabiliriz?
Aşağılık kompleksi, bireyin kendini değersiz, yetersiz (ben değerli değilim) ve başkalarından geri planda hissettiği bir psikolojik durumdur. Bu his, genellikle kişinin geçmiş yaşantılarından, özellikle çocuklukta yaşanan eleştiriler, karşılanmayan ihtiyaçlar ya da başarısızlıkla etiketlenme deneyimlerinden kök alır.
Özellikle şu dikkat çeker: kişi, bu hisleri somut bir nedene dayanarak değil, içsel bir senaryoya dayanarak yaşar. Etrafındaki insanlar onu yargılamasa bile, kendi zihninde bir mahkeme kurmuştur ve hep suçlu olan kendisidir.
Aşağılık psikolojisi yaşayan bireylerde en sık rastlanan davranışlardan biri sürekli kıyas yapmaktır. “O bunu başardı, ben başaramadım.”, “O daha sosyal, ben çok içine kapanığım.” gibi düşünceler zihni meşgul eder. Oysa kıyasladığımız kişilerle aynı yaşam koşullarına sahip değiliz ve hikayelerimizin arka planını çoğu zaman bilmiyoruz.
Bu durum her zaman sessizlikle veya geri çekilmekle kendini göstermez. Bazı insanlar bu eksiklik duygusunu tam tersine dışa dönük bir üstünlük tavrıyla kapatmaya çalışır. Başkalarının başarılarını küçümsemek, sürekli kendini övmek ya da her konuda en iyisi olduğunu kanıtlamaya çalışmak… Bunlar da aşağılık kompleksinin maskeli yüzüdür.
Peki bu döngüyü nasıl kırabiliriz?
Sürekli dış dünyaya odaklanırken kendi güçlü yanlarını göremez hale geliyoruz. Oysa seni sen yapan, kıymetli ve değerli kılan yönlerin var. Kendini küçümsemek yerine bu yönlere daha yakından bakmalısın.
Eğer kendi gözünden bunu fark etmek zor geliyorsa, güvendiğin bir arkadaşından sana güçlü yanlarını söylemesini iste. Bu, sana unuttuğun bir gerçeği hatırlatabilir: Eksik değil, eşsizsin.
Aşağılık kompleksi genellikle sert bir iç sesle birlikte gelir. Bir hata yaptığında kendini acımasızca eleştirir, başarılarını küçümser, takdir edildiğinde “abartıyorlar” diyerek geri çevirirsin.
Ama düşün: Bu kadar acımasız olduğun başka biri var mı? Kendine sürekli ben yeterli değilim diyorsun diyorsun. Yakın bir dostun böyle davransa ona aynı sertlikle mi davranırsın? Muhtemelen hayır. O zaman neden kendine bu kadar yükleniyorsun?
İyi yapılan bir işi kabul etmek, dışarıdan gelen bir iltifatı teşekkürle karşılamak ve kendini küçük de olsa bir başarıdan dolayı kutlamak… Bunlar aşağılık kompleksinin etkisini azaltan çok güçlü adımlardır.
Aşağılık duygusu genellikle başarıya yüklenen anlamla doğrudan ilişkilidir. Ben yeterli değilim düşüncesi de buradan doğar. Yüksek maaş, prestijli bir unvan ya da herkesin gıptayla baktığı bir hayat… Bunlar başarı gibi sunulsa da, aslında kişisel anlamda tatmin sağlamayabilir.
Belki de başarı senin için sabah yataktan kalkabilmek, bir korkunun üstüne gitmek, ya da sadece kendinle barış içinde bir gün geçirebilmektir. Başarı tanımını topluma göre değil, kendi gerçekliğine göre yeniden yazmalısın. Ben yeterli değilim kalıbını da böylelikle kırarsın.
Aşağılık kompleksi, senin bir parçan olmak zorunda değil. Bu bir kişilik özelliği değil; öğrenilmiş bir düşünce biçimi. Ve her öğrenilmiş düşünce, zamanla değiştirilebilir.
Kendini tanımaya başladığında, iç sesini yumuşattığında ve başarıyı kendi tanımına göre şekillendirdiğinde, yetersizlik hissi seni yönetemez hale gelir.
Her gün bir küçük adım bile bu dönüşüm için yeterlidir. Unutma, sen eksik değilsin… Ben yeterli değilim düşüncesi içinde sadece zaman zaman unuttukların var. Bu yazıyı da, sana bunu hatırlatmak için kaleme aldım.