Blog Ayrıntıları

Boşluk Hissi Nasıl Atlatılır?

Boşluk hissi nasıl atlatılır? Son dönemde en çok karşılaştığım soru şu; kendimi boşlukta hissediyorum bu duygu nasıl geçer?

Kendimi boşlukta hissediyorum, hayat çok anlamsız, neden çalışıyorum ki? En temelde boşluk hissi yaşayan insanlar bu cümleleri kuruyor. Hayatta hiçbir şeyin bir anlamı olmadığını, anlamı olsa da kendisi için bunun manasız olduğunu söylüyorlar. Belki bunu sen de yaşıyorsun; hiçbir şey yapmak istemiyorsun, boş boş duruyorsun, bir şeyler yapmak istesen bile bunun için bir motivasyon bulamıyorsun. “Yapsam ne olacak ki, hiçbir şey değişmeyecek” diye düşünüyorsun. Peki gerçekten bu boşluk hissin neden yaşıyoruz?

Boşluk Hissi Neden Olur?

Boşluk hissi, en temelde kişiye hayattan kopuk hissettiren bir iç tutarsızlık aslında. Bu iç tutarsızlığı ortaya çıkaran da birçok sebep olabiliyor. Mesela tatminsizlik, hiçbir şeyden tatmin olamamak. Bulunduğumuz yerden, kişilerden veya içinde bulunduğumuz anlardan zevk alamamak.

Bazen tükenmiş hissettiğimizde boşluğa düşebiliyoruz, o yorgunluk hissiyle kendimizi boşlukta hissediyoruz, hayatta bir anlam bulamıyoruz. Bazen de sevgi gibi, sevilmek gibi temel duygusal ihtiyaçlarımızı karşılayamadığımızda bu hissi yaşıyoruz. Tabii bunların yanında büyük ve bizi çok fazla etkileyen travmatik olaylar da yine boşluk hissini tetikleyebiliyor. Peki boşluk hissine karşı ne yaparsak iyi gelir, bu iç tutarsızlığı nasıl atlatabiliriz?

Boşluk Hissi Nasıl Atlatılır?

1-Kendin Olabilmek ve Anlamlı Bir Hayat Yaşamak

En temelde boşluk hissi en çok hayatta bir anlam bulamamakla ortaya çıkıyor. Biraz önce saydığım birçok şey aslında hayatta bir anlam bulamadığımız halleri bize gösteriyor. Dolayısıyla da bu boşluk hissinin geçmesi için en alt katmanda anlamlı bir hayat yaşaman gerekiyor. Eminim anlamlı bir hayat dediğimde aklına birçok şey geliyordur ama bunun bence tek kuralı kendin olabilmen.

Kendin olabilme cesareti göstermen aslında seni sen yapan her şeye sıkı sıkıya sarılman anlamına geliyor. Belki bu sana basit gibi gelebilir ama bunun farkında olup bunu uygulayamayan birçok insanla yollarım kesişiyor. Mesela seni sen yapan şeyler neler bunu hiç düşündün mü? Belki müziği çok seviyorsun, bir enstrüman çalıyorsun, ama o enstrümanla günde ne kadar vakit geçiriyorsun? Veya sinemayı, film izlemeyi çok seviyorsun, peki bunu ne sıklıkla yapabiliyorsun?

Birçok insan birçok şeyin peşinde koşuyor hayatta, ama peşinde koştuklarıyla istedikleri şeyler genellikle aynı şeyler olmuyor. Bu ikisinin arasındaki boşluk da her geçen gün artıyor bazen. Sonuç olarak da tutkularını bir kenara bıraktığında senden geriye hiçbir şey kalmıyor. Bu sefer şunu söylüyorsun: içimde bir boşluk var. Yaşadığın boşluk hissi işte tam olarak bu, seni sen yapan şeylerden gittikçe uzaklaşıyorsun. Onlardan kopuyorsun, yani tanımını kaybediyorsun. Dolayısıyla yapman gereken şu: seni sen yapan şeyleri şöyle bir gözden geçir, tutkularını biraz düşün.

Mesela birine seni sorsam, bana seni nasıl anlatır? Ve tabii ki sen kendini nasıl tanımlarsın? Eminim bu tanımların içnide seni sen yapan, tutkularının da bulunduğu çok fazla şey sayarsın. Ama sen sen yapan bu tanımı gerçekten hayatında var ediyor musun, önemli kısım bu. Seni tanımlayan şeyleri, tekrar hayatına al. Bunu yapmadığın takdirde hayatında o boşluk hiç gitmeyecek, o anlam arayışın devam edecek.

Belki günlük yaşam tempon, işlerin vs buna izin vermiyor olabilir, o zaman da hayatındaki öncelikleri gözden geçirmenin zamanı gelmiş demektir. Çünkü seni beslemeyen, sana ait olmayan bir hayatı yaşamak, uzun vadede o boşluğu daha da derinleştirir. Belki de ‘yapmak zorunda oldukların’ ile ‘yapmayı sevdiklerin’ arasında bir denge kurman gerekiyor. Bu dengeyi inşa etmeye de küçük adımlarla başla: Tutkularına her gün biraz zaman ayır. Gün sonunda kendine ‘Ben bugün kendim için ne yaptım?’ diye sor. Ve unutma, anlam arayışı büyük hamlelerle değil, küçük ama bilinçli tercihlerle dolar.

Aslında bu boşluk hissi, sana bir şeyleri değiştirmen gerektiğini fısıldayan bir rehber belki de. Onu susturmaya çalışmak yerine, ne dediğini dinle. Çünkü o ses, senin gerçek benliğine olan uzaklığını hatırlatıyor sana. Kendine dönmenin yolu da cesaretle ‘Ben aslında kimim?’ sorusuna cevap vermekten geçiyor. Cevap, müzikte, yazıda, yaratıcılıkta, doğayla bağ kurmaktaysa oraya git. Kimsenin onaylamadığı ama seni heyecanlandıran şeyler varsa, onlara mutlaka hayatında yer ver.

2-Hayattaki Rotanı Belirle

Hayat dediğimiz yolda eğer bir haritamız yoksa, bazen bu yol bir labirente dönüşebiliyor bizim için. Yönümüzü kaybedebiliyoruz, nereden geldiğimizi ve nereye gitmek istediğimizi unutabiliyoruz. İşte tam da bu yüzden yaşantında bir harita olmalı. Rotanı kaybetmeden, amacına giden yolu unutmadan ilerlemen gerekiyor.

Düşünsene, bir arabada sağ koltukta oturuyorsun ve şoför koltuğundaki insanlar sürekli değişiyor. Böyle bir durumda istediğin yere gidebilir misin? Tabii ki hayır. Çünkü direksiyon senin elinde değil. Aslında bu durum hayatta da böyle. Eğer kendi rotanı çizmezsen, başkalarının yönlendirmesiyle bir oraya bir buraya savrulursun. İşte içimizdeki boşluk hissinin en büyük nedenlerinden biri de tam olarak bu. Yani yönsüzlük, kontrolsüzlük ve sonucunda ortaya çıkan belirsizlik.

Bir de tabii rotası olan ama o rotayı zamanla kaybeden de birçok insan var. Ve bu insanlar da yine günlük hayatın içinde savruluyor. Kendi hedeflerini unutup başkalarının çizdiği yollarda ilerlemeye çalışıyor. Zamanla istediklerinden vazgeçiyor, hayallerini geride bırakıyor ve kendini kaybolmuş hissediyor.

Şunu unutma ki rotanı kaybetmiş olabilirsin, ama bu tekrar yönünü bulamayacağın anlamına gelmez. Peki bunu nasıl yapabilirsin? Kim olduğunu sor kendine mesela, hayatta seni en çok ne mutlu eder, neyi çok fazla istiyorsun ve gerçekten bu isteklerinin peşinden mi gidiyorsun?

Eğer istediklerinle aynı doğrultuda bir hayat yaşıyorsan bu senin kaliteli ve dolu bir hayatın olduğunu gösterir, ama eğer durum böyle değilse bu ikisini yan yana getirmeye ihtiyacın var. Seni sen yapan şeylerden uzaklaşmadan ve amacından sapmadan ilerlemeye ihtiyacın var. Eğer rotana uygun hareket edersen, hedeflerinin peşinden ilerlersen o zaman her gününden tatminkar bir şekilde ayrılırsın. Hayat senin için daha anlamlı hale gelir, o içindeki boşluklar da zamanla yavaş yavaş kapanır.

3-Bağ Kurmak ve Temel İhtiyaçların Karşılanması

İçimizdeki o tarif edemediğimiz boşluk hissinin bir diğer sebebi de temel ihtiyaçlarımızın karşılanamamasıdır. Peki ne demek istiyorum? Sevmek, sevilmek, kabul görmek, kapsanmak gibi duygular en temel insani ihtiyaçlarımız. Ve eğer kendimizi bir yere ait hissedemiyorsak, gerçekten görüldüğümüzü veya önemsendiğimizi düşünmüyorsak içimizdeki o boşluk büyümeye başlar.

Dolayısıyla bu boşluğu doldurmanın en güçlü yollarından biri de insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmak aslında.

İnsanlarla daha sığ, kısa süreli, derinleştiremediğimiz bağlar bizleri sadece kısa süreli tatmin eder. Ama uzun vadede gerçek bir doyum sağlamaz. Mesela bir ağaç düşün, o ağacın kökleri ne kadar derine inerse ve tutunursa o kadar çok büyür ve daha da güçlenir öyle değil mi! İşte insanlarla bağımızı derinleştirmek de buna benzer.

Seni gerçekten anlayan, dinleyen ve en önemlisi olduğun gibi kabul eden insanlarla bağ kurduğundaysa içindeki o boşluğun daha da azaldığını hissedersin.

Bu yüzden, hayatındaki ilişkileri gözden geçirmek önemli. Kimlerle vakit geçiriyorsun? Yanlarında kendin olabildiğin, duygularını rahatça paylaşabildiğin, gerçekten anlaşıldığını hissettiğin insanlar var mı? Yoksa sadece yüzeysel sohbetler yaptığın, kendini olduğu gibi gösteremediğin, derinleşemediğin ilişkiler mi?

Gerçek bağlantılar, karşılıklı güven, samimiyet ve açık iletişim üzerine kurulur. Bu bağları oluşturmak biraz zaman alabilir, emek gerektirir ama sonunda ruhunu besleyen ilişkiler haline gelir. Ve bu tür ilişkiler sadece içimizdeki boşluğu doldurmakla kalmaz, aynı zamanda hayata daha anlamlı ve güçlü bir şekilde tutunmamızı sağlar.

BOŞLUKTAN BÜTÜNLÜĞE

Sonuç olarak boşluk hissi, aslında ruhun sana fısıldadığı bir uyanma çağrısıdır. “Dur” diyor, “Bu hayat senin değil. Kendini unuttun, ihtiyaçlarını görmezden geldin, bağlarını incelttin.” Ama bu çağrıyı görmezden gelmek yerine bir fırsat olarak değerlendir. Ruhunda bir alarm çalıyor ve artık o alarmı susturman gerekiyor.

Umarım bu anlattıklarım senin için faydalı olur, kendine çok iyi bak!